EMPATİ
"Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir."
Empati, kişinin kendini karşısındakinin yerine koyması sonucu, duygularını anlaması anlamına gelmektedir. Empati kurulduğunda ve kişiler anlaşıldığında etkili bir iletişim gerçekleşmektedir. Çoğu kişi empati kurmayı maalesef anlayamamakta ve hep bencilce kendisinin haklı olduğunu savunmaktadır. Empati kurarak karşınızdakini anlamak yaşamı kolaylaştırır.
Anlamı eşduyum olarak bilinen empati sözcüğü basit olarak kişinin, kendini karşısındakinin yerine koyması olarak bilinmektedir. Doğru şekilde yapıldığındailetişime dair tüm sorunları ortadan kaldıran empati yeteneği ne yazık ki pek çok kişide bulunmuyor. Sağlıklı empati kurma tekniklerine hakim olunması durumunda, kişinin karşısındakini daha iyi anlaması daha sağlıklı kararlar vermesi, diyaloglarını güçlendirmesi mümkündür.
"İnsan acı duyabiliyorsa canlıdır, başkasının acısını duyabiliyorsa insandır"
Empatinin ahlâkî işlevleri söz konusudur. Bazı araştırmacılar ahlâkın köklerini empatide aramışlardır. Bireyin empati düzeyi ahlâksal yargılarını şekillendirir ve onu bazı ahlâkî ilkeleri izlemeye yönlendirir. Empati, birçok açıdan ahlâkî karar ve davranışların temelinde yer alır. Bu durum başkalarının sorunlarına ilgi ve şefkat duymaya, yardımseverliğe ve sevecenliğe yol açar. Başkalarının acılarına tanık olan ve duygularını paylaşan kimse, olaya aktif olarak katılmak ve yardımda bulunmak üzere motive olur. Empatiden kaynaklanan etkili ilgi ve güçlü hisler, kişiyi yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeye güdüler. Empati sadece duygu ve düşüncelerin paylaşımıyla sınırlı kalmaz; bu duygu ve düşüncelere uygun tepkiler –zor durumda kalanlara yardım etmek gibi- üretir. Empati sahibi birey, başka insanların ihtiyaç ve duygularını anlayarak onlara yardımcı olur. Empati; paylaşma, yardım etme, cömertlik ve diğer özgeci davranışlar için önemli bir ön koşuldur. İnsanları, kendileri kadar başkalarının istek ve ihtiyaçlarını anlamaya yöneltir. Muhtaç insanlara duyulan empati, özgecil bir yardım etme dürtüsü yaratır. Karşımızdaki insana empati duyduğumuz zaman, tamamen özveri içinde ona yardım etme eğilimi gösteririz.
Kur'an, infakın gelişigüzel bir eylem değil, yapıcı sonuçlar almayı hedefleyen bir ibadet olduğunu açıklar. İyi ve değerli mallardan infakta bulunulmasını, değersiz malları infak niyetiyle vermenin doğurduğu olumsuz sonuçları vurgular; infakta değersiz mal vermenin empatisizlikten kaynaklandığına işaret eder ve dolaylı olarak, infak etmenin, empatiyi de içeren bir ibadet olduğuna dikkat çeker:
"Sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça asla iyiliğe eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu bilir."
Müslümanların imanlarının olgun bir iman sayılması, benliklerini kardeşlerinin maddî ihtiyaçlarına duyarlı hale getirmelerine bağlanmıştır. İnfak, imandaki sadakatin en büyük delili kabul edilmiştir.Bu ayette Müslümanlara iyi, temiz, değerli, yeni, sevilen, hoşlanılan, çekici bulunan, rağbet edilen, sahip olma arzusu duyulan, öncelikli olarak tercih edilen mallardan Allah rızası için infak etmeleri öğütlenmektedir. Sadakanın güzel şeylerden verilmesi gerektiğine, nefsin tiksineceği şeyleri sadaka olarak vermenin hoş olmayacağına işaret edilmektedir